Life is like a journey.
- Hayat bir seyahate benzer.
From Sendai I extended my journey to Aomori.
- Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
I'll travel across Europe by bicycle this summer.
- Bu yaz Avrupa'ya bisiklet ile seyahat edeceğim.
I want to travel with you.
- Seninle seyahat etmek istiyorum.
He set out on a trip.
- O bir seyahata çıktı.
Tom loves taking trips.
- Tom seyahat etmeyi sever.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
I'm travelling alone.
- Yalnız seyahat ediyorum.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
Traveling abroad is out of the question.
- Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.