His pulse has been level for 12 hours.
Tom was worried that his cholesterol level might be a little high.
- Tom kolesterol seviyesinin biraz yüksek olabileceğinden endişeliydi.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
I made efforts to improve my grades.
- Seviyemi yükseltmek için çaba sarfettim.
If you just work hard, your grades will improve a lot.
- Sadece sıkı çalışırsanız, seviyeleriniz çok gelişecek.
We are firmly determined that we will utilize this knowledge at the utmost level for the development of our country.