sevindirme

listen to the pronunciation of sevindirme
التركية - الإنجليزية
{i} feasting
Present participle of feast

They are feasting on turkey and venison.

A feast, or an occasion on which people or animals feast
{i} attending a banquet; eating a large meal
eating an elaborate meal (often accompanied by entertainment)
sevindirmek
make happy
sevindirmek
{f} rejoice
sevindirmek
gladden
sevindirmek
elate
sevindirmek
{f} delight
sevindirmek
make one's day
sevindirmek
satisfy
sevindirmek
cheer up

Hoping to cheer up his wife, Tom bought her a beautiful pearl necklace. - Karısını sevindirmek umuduyla, Tom ona güzel elmas bir gerdanlık aldı.

sevindirmek
warm the cockles
sevin
exult
sevindirmek
please
sevindirmek
light up
sevindirmek
hearten
sevindirmek
to please, to delight, to gladden, to gratify, to satisfy, to warm the cockles (of sb's heart)
sevindirmek
gratify
sevindirmek
to please (someone)
sevindirmek
do smb. a pleasure
sevindirmek
exalt
التركية - التركية
Sevindirmek işi
(Osmanlı Dönemi) TERFİE
Sevindirmek
(Osmanlı Dönemi) BAST
Sevindirmek
(Osmanlı Dönemi) TERFİYE
sevindirmek
Sevinmesine yol açmak, sevinmesini sağlamak
sevindirmek
Sevinmesine yol açmak, sevinmesini sağlamak: "Havanın, güneşin, denizin ve toprağın güzelliği, benim gibi orada toplananları da sevindiriyordu."- M. Ş. Esendal
sevindirme
المفضلات