sevilenler

listen to the pronunciation of sevilenler
التركية - الإنجليزية
Popular Games
sev
{f} love

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

I no longer love you. - Artık seni sevmiyorum.

sevilen
{s} darling
sevilen
{s} beloved

Nothing is as beloved as what one does in vain. - Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.

Life without beloved person has no sense. - Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.

sev
{f} loved

Art is loved by everybody. - Sanat herkes tarafından sevilir.

She is loved by everyone. - O herkes tarafından sevilir.

sevilen
loveable
sevilen
habib
sevilen
embraceable
sevilen
adored
sev
{f} loving

I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary. - Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.

Children need loving. - Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.

sevilen
loved

He's a singer that's loved by everyone. - O herkes tarafından sevilen bir şarkıcıdır.

There is no worse prison than the fear of hurting a loved one. - Sevilen birini incitme korkusundan daha kötü bir hapishane yoktur.

sev
relish
sevilen
popular

Handball is a very popular sport in Denmark. - Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.

Tom is quite popular, isn't he? - Tom oldukça sevilen, değil mi?

sevilen
lovable

I was not a lovable child. - Sevilen bir çocuk değildim.

sevilen
liked
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) mahbûbât
sevilenler
المفضلات