I love living with you.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.
I no longer love you.
- Artık seni sevmiyorum.
Nothing is as beloved as what one does in vain.
- Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.
Life without beloved person has no sense.
- Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.
Art is loved by everybody.
- Sanat herkes tarafından sevilir.
She is loved by everyone.
- O herkes tarafından sevilir.
I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary.
- Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.
Children need loving.
- Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.
He's a singer that's loved by everyone.
- O herkes tarafından sevilen bir şarkıcıdır.
There is no worse prison than the fear of hurting a loved one.
- Sevilen birini incitme korkusundan daha kötü bir hapishane yoktur.
Handball is a very popular sport in Denmark.
- Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
Tom is quite popular, isn't he?
- Tom oldukça sevilen, değil mi?
I was not a lovable child.
- Sevilen bir çocuk değildim.