Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
- His income was diminished by half after retirement.
Tom sesini alçalttı ve Mary'ye onu sevdiğini söyledi.
- Tom lowered his voice and told Mary that he loved her.
Gelin alçaltılmış gözlerle ve ona bakan herkesle odaya geldi.
- The bride came into the room with lowered eyes and with everyone staring at her.
Savaş ülkenin zenginliği azalttı.
- The war diminished the wealth of the country.
Bir insanın haklarının tehdit edildiğinde, her insanın hakları azaltılır.
- The rights of every man are diminished when the rights of one man are threatened.
Bunu indirimli bir fiyatla aldım.
- I bought it at a reduced price.
O kitabı indirimli bir fiyata satmıyoruz.
- We're not selling that book at a reduced price.