I believe in censorship. I made a fortune out of it.
- Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım.
He lost a fortune in the stock market.
- O, borsada bir servet kaybetti.
I dream of a society whose wealth is distributed fairly.
- Servetin adil bir biçimde dağıldığı bir toplum hayal ediyorum.
For all his wealth, he was still unhappy.
- Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
Mary went on a shopping spree after coming into some money.
- Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
All the wealth in the world is worthless when you're dead.
- Öldüğünüzde dünyadaki tüm servet değersizdir.
How much is Tom's estate worth?
- Tom'un servet değeri ne kadar?
Tom claimed that the enormous property was at his disposal.
- Tom muazzam servetin, onun emrinde olduğunu iddia etti.
Edward inherited his uncle's property.
- Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
Despite his riches, he's not contented.
- Servetine rağmen, memnun değil.
The three richest people in the world control more wealth than the poorest 48 nations.
- Dünyadaki en zengin üç kişi, 48 en fakir ulustan daha çok serveti kontrol ediyor.
This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun servetidir.
How to distribute abundance is a great problem.
- Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
- Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
Despite his riches, he's not contented.
- Servetine rağmen, memnun değil.