I believe in censorship. I made a fortune out of it.
- Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım.
He has made a fortune through hard work.
- O çok çalışma sayesinde bir servet yaptı.
For all his wealth, he is not very happy.
- Bütün servetine karşın, o çok mutlu değildir.
Because of his wealth, he was able to become a member of that club.
- Serveti nedeniyle, o, o kulübün bir üyesi olabildi.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
Mary went on a shopping spree after coming into some money.
- Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
- Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
What's in this box could be worth a fortune.
- Bu kutuda bir servete değebilen nedir?
The property was divided equally among the heirs.
- Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.
Edward inherited his uncle's property.
- Edward amcasının servetini miras olarak aldı.
He lost all his riches.
- Bütün servetini kaybetti.
For all his riches he is not happy.
- Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.
This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun servetidir.
How to distribute abundance is a great problem.
- Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur.
He lost all his possessions.
- O, bütün servetini kaybetti.
I'm going to give all my possessions away.
- Bütün servetimi bağışlayacağım.
The three richest people in the world control more wealth than the poorest 48 nations.
- Dünyadaki en zengin üç kişi, 48 en fakir ulustan daha çok serveti kontrol ediyor.
He lost all his riches.
- Bütün servetini kaybetti.