sergici

listen to the pronunciation of sergici
التركية - الإنجليزية
exhibitor
person who has set up a display of things to sell
sergi
{i} exhibit

The exhibition was very impressive. - Sergi çok etkileyiciydi.

Tom asked Mary if she'd go to John's art exhibit. - Tom, Mary'ye John'un sanat sergisine gidip gitmeyeceğini sordu.

sergi
exhibition

She won first prize in the exhibition. - İlk ödülünü sergide kazandı.

Did you go to the art exhibition? - Sanat sergisine gittin mi?

sergi
display

His latest works are on temporary display. - Onun en son çalışmaları geçici sergide.

Famous china is on display. - Ünlü çini sergilenmektedir.

sergi
{i} show

I'm going to exhibit my roses at the flower show. - Çiçek sergisinde güllerini sergileyeceğim.

Our company's showroom was a hit with the ladies. - Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi.

sergi
exposition

Yesterday I took part in the opening of the painting exposition. - Dün bir resim sergisinin açılışına katıldım.

sergi
demonstrate
sergi
expo
sergi
(Ticaret) exhibiton
sergi
(Bilgisayar) art exhibit
sergi
array
sergi
show window
sergi
chergui
sergi
gallery
sergi
displaying
sergi
prov. rug; mat; cloth (on which a meal is laid out)
sergi
showing
sergi
exhibition, show; display
sergi
exhibition, show, display, exposition
sergi
prov. rack on which certain farm crops are spread to dry
التركية - التركية
Mallarını sergileyerek satan kimse
Sergi
meşher
Sergi
ekspozisyon
Sergi
ekspoziyon
sergi
Halkın gezip görmesi, tanıması için uygun biçimde yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü: "Resim, heykel, seramik, el işleri sergisi ne olursa gidiyorum."- H. Taner
sergi
Yaygı, örtü
sergi
Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer
sergi
ürünlerini tanıtmak için bunların uygun bir biçimde gösterildiği yer, meşher
sergi
Halkın gezip görmesi, tanıması için uygun biçimde yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü
sergi
Bir yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü tarım, sanayi vb
sergi
Yaygı, kilim
sergi
Bir yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü, tarım sanayi vb.ürünlerini tanıtmak için bunların uygun bir biçimde gösterildiği yer, meşher
sergi
Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer: "Bir karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi."- S. F. Abasıyanık
sergici
المفضلات