ser vet

listen to the pronunciation of ser vet
التركية - التركية

تعريف ser vet في التركية التركية القاموس.

SERVET
(Osmanlı Dönemi) f. Mal, mülk, zenginlik
Servet
neva
servet
Varlık, zenginlik, mal mülk
servet
Varlık, zenginlik, mal mülk: "Servet denen şey çok defa paradan ibarettir."- F. R. Atay
الهولندية - التركية

تعريف ser vet في الهولندية التركية القاموس.

servet
peçete
التركية - الإنجليزية

تعريف ser vet في التركية الإنجليزية القاموس.

servet
fortune

He has made a fortune through hard work. - O çok çalışma sayesinde bir servet yaptı.

He lost a fortune in the stock market. - O, borsada bir servet kaybetti.

servet
wealth

I was given a minor share of my father's wealth. - Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi.

I dream of a society whose wealth is distributed fairly. - Servetin adil bir biçimde dağıldığı bir toplum hayal ediyorum.

servet
{i} property

All the property will go to his daughter. - Tüm servet onun kızına gidecek.

The property was divided equally among the heirs. - Servet mirasçılar arasında eşit olarak bölündü.

servet
{i} treasure

This ball is that boy's treasure. - Bu top o çocuğun servetidir.

servet
{i} abundance

How to distribute abundance is a great problem. - Serveti nasıl dağıtacağın büyük bir sorundur.

servet
(Ticaret) article
servet
(Ticaret) possession

He lost all his possessions. - O, bütün servetini kaybetti.

I'm going to give all my possessions away. - Bütün servetimi bağışlayacağım.

servet
asset
servet
(Ticaret) richness
servet
caste
servet
money

Mary went on a shopping spree after coming into some money. - Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.

servet
worth

What's in this box could be worth a fortune. - Bu kutuda bir servete değebilen nedir?

The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion. - Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.

servet
lucre
servet
pelf
servet
pile
servet
opulence
servet
possessions

I'm going to give all my possessions away. - Bütün servetimi bağışlayacağım.

He lost all his possessions. - O, bütün servetini kaybetti.

servet
fortune of
Servet
(isim) Wealty, riches, fortune
servet
substance
servet
riches

For all his riches he is not happy. - Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.

He lost all his riches. - Bütün servetini kaybetti.

servet
affluence
servet
wealth, riches, fortune, possessions, assets
servet
gold
servet
effects
servet
means
servet
assets
servet
wealth, riches
servet
havings
servet
shekels
servet
exchequer
servet
shekel
servet
rich

For all his riches he is not happy. - Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.

The three richest people in the world control more wealth than the poorest 48 nations. - Dünyadaki en zengin üç kişi, 48 en fakir ulustan daha çok serveti kontrol ediyor.

الهولندية - الإنجليزية

تعريف ser vet في الهولندية الإنجليزية القاموس.

servet
layover
servet
napkin

Tom wrote his phone number on a napkin and handed it to Mary. - Tom schreef zijn telefoonnummer op een servet en gaf ze aan Maria.

servet
serviette
servet
table napkin