Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.
- The dishes got sent to the wrong table.
Şifren gönderilmiş. Epostanı kontrol et.
- Your password has just been sent. Check your email.
Size gönderilen şeylerin hepsinden emin olacağım.
- I'll make sure all of your things get sent to you.
Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- There came a man who was sent from God; his name was John.
O, cinayet nedeniyle hapse gönderildi.
- He was sent to jail for murder.
Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.
- Roger Miller entered the United States Army at the age of seventeen. He was sent to an army base near Atlanta, Georgia.
Patron Tom'u iş için Boston'a gönderdi.
- The boss sent Tom to Boston on business.
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
Bana her ay gönderilen onun mektubunu okumak çok eğlenceli.
- It is a lot of fun to read his letter sent to me every month.
Uzaya ilk gönderilen kişinin Neil Armstrong değil de, Yuri Gagarin olduğu bilinmektedir.
- The first person to have been sent to space is known to be Yuri Gagarin, not Neil Armstrong.
Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.
- Roger Miller entered the United States Army at the age of seventeen. He was sent to an army base near Atlanta, Georgia.
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
- If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Babam aile doktorunu çağırttı.
- My father sent for the family doctor.
O bir doktor çağırttı.
- He sent for a doctor.
Prenses, ejderhanın beslenmesi için göle gönderildi.
- The princess was sent out to the lake to be fed to the dragon.
Ödemeyi birkaç gün önce gönderdim.
- I sent out the payment a couple of days ago.
He was sent off for striking the other player.
Julie, the staff, carrying on like that. … Not speaking to you. They've sent you to Coventry.
I've sent presents to Tom and Mary.
- I've sent Tom and Mary presents.
I've sent Tom and Mary presents.
- I've sent presents to Tom and Mary.
Mary always has to put her two cents worth in.
- Mary her zaman iki sentini ayırmak zorundadır.
This doll costs only sixty cents.
- Bu bebek sadece altmış senttir.
The mechanic fixed my car without charging me a dime.
- Tamirci bana on sent ödetmeden arabamı tamir etti.
His ideas never earned him a dime.
- Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.