Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.
- They were encouraged not to let their cattle roam freely.
Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.
- This means you can reuse them freely for a textbook, for an application, for a research project, for anything!
Onlar onun özgürce konuşma hakkını destekledi.
- They supported his right to speak freely.
Japonya'da hükümeti özgürce eleştirebiliriz.
- In Japan we may criticize the government freely.
Sami cezaevinde rahatça dolaşabilirdi.
- Sami could move freely around the prison.