Tom'un pasaportunun süresi doldu.
- Tom's passport has expired.
Benim pasaportumun süresi doldu.
- My passport has expired.
O süresi dolmuş süt içti.
- She drank the expired milk.
Tom 2013'ten beri süresi dolmuş bir vizeyle burada yaşıyor.
- Tom has been living here on an expired visa since 2013.
Sözleşme pazartesi günü sona erdi.
- The contract expired on Monday.
Onların sözleşmesi 20 Ekimde sona erdi.
- Their contract expired on October 20th.