Planımızın bir sürü avantajı var.
- Our plan has lots of advantages.
Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
- Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
Mike hayvanları çok fazla severdi.
- Mike liked animals very much.
Tom çok fazla değişmedi.
- Tom hasn't changed very much.
Bu yolda bir hayli trafik var.
- There is a great deal of traffic on this road.
Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
- I have a great deal to tell you.
Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
- Lots of superstitions are still believed in.
Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi.
- It would mean a great deal to me.
Ona oldukça çok borçluyum.
- I owe him a great deal.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Venedik'te her zaman çok turist vardır.
- In Venice, there are always lots of tourists.