sehr viel

listen to the pronunciation of sehr viel
ألمانية - التركية
{'ze: rfi: l} çok fazla
pek çok
dünya kadar
çok
الإنجليزية - التركية

تعريف sehr viel في الإنجليزية التركية القاموس.

lots of
bir sürü

Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi. - Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.

Planımızın bir sürü avantajı var. - Our plan has lots of advantages.

very much
çok fazla

Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz. - Tom can't speak very much French.

Mike hayvanları çok fazla severdi. - Mike liked animals very much.

a great deal
bir hayli

Tom'a bir hayli hayranım. - I admire Tom a great deal.

O bir hayli sabır gösterdi. - He displayed a great deal of patience.

lots of
dünya kadar
lots of
bir dolu
lots of
sürüsüne bereket
lots of
derya gibi
lots of
kıyamet gibi
a good deal
bir dünya
a good deal
oldukça çok
a great deal
etek-etek
lots of
birçok

Birçok kız Tom'u sever. - Lots of girls like Tom.

Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı. - He has written lots of books about his experience abroad.

a good deal
1. çok: That cost him a good deal. Ona pahalıya mal oldu. İts climate iş a good deal like Cairo´s. Havası Kahire´ninkine çok benziyor. 2. k. dili kelepir. 3. k. dili iyi bir şey
a good deal
iyi bir anlaşma
a great deal
çok

O, oldukça çok kazanır. - He earns a great deal.

Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı. - His talk led me to believe that he knows a great deal.

a great deal
oldukça çok

Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi. - It would mean a great deal to me.

O, oldukça çok kazanır. - He earns a great deal.

lots of
çok

Venedik'te her zaman çok turist vardır. - In Venice, there are always lots of tourists.

Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım. - I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.