Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
- Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
Planımızın bir sürü avantajı var.
- Our plan has lots of advantages.
Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz.
- Tom can't speak very much French.
Mike hayvanları çok fazla severdi.
- Mike liked animals very much.
Tom'a bir hayli hayranım.
- I admire Tom a great deal.
Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
- I've thought about this a great deal.
Tom birçok insanın hoşlanmadığı adam türüdür.
- Tom is the kind of guy lots of people just don't like.
Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
- Lots of superstitions are still believed in.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
Bugün yapacak çok işim var.
- I have a great deal to do today.
Bu benim için oldukça çok şey ifade ederdi.
- It would mean a great deal to me.
Tom oldukça çok okur.
- Tom reads a great deal.
Venedik'te her zaman çok turist vardır.
- In Venice, there are always lots of tourists.
Biz piknikte çok eğlendik.
- We had lots of fun at the picnic.