He had to lead a miserable life for many years.
- O yıllarca sefil bir hayat sürdürmek zorunda kaldı.
When I think about it now, our family lived a very miserable life.
- Şimdi bunun hakkında düşündüğüm zaman, bizim aile çok sefil bir hayat yaşadı.
I like to help the most wretched people.
- En sefil insanlara yardım etmeyi seviyorum.
The poor Irishman was now left all alone, and did not know where the others had gone to, so he just stayed where he was, very sad and miserable.
- Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
I like to help the most wretched people.
- En sefil insanlara yardım etmeyi seviyorum.
It was because of her that he lived so miserably.
- O, ondan dolayı çok sefil bir halde yaşadı.
Tom failed miserably.
- Tom sefil bir halde başarısız oldu.
Sami watched the musical Les Miserables.
- Sami, Sefiller müzikalini izledi.