Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Onunla görülmek istemiyorum.
- I don't want to be seen with him.
Onlarla görülmekten utanmam.
- I am not ashamed to be seen with them.
Tom bizimle görünmek istemiyor gibi davranıyor.
- Tom acts like he doesn't want to be seen with us.
Sami çıplak görünmek istemedi.
- Sami didn't want to be seen naked.
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Tom daha önce Mary'yi John'la birlikte birden fazla ortamda görmüştü ve sonunda onların birbirlerini gördüklerini anladı.
- Tom had seen Mary with John on more than one occasion before and finally figured out that they were seeing each other.
O daha iyi günler görmüş olmalı.
- She must have seen better days.
Mark, please see to Mrs. Landingham, make sure she has everything she needs.
After seeing to the shopping, cleaning and cooking, he finally sat down for some rest.