Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
- The world is a place of seemingly infinite complexity.
Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
- Seemingly impossible things sometimes happen.
Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
- Seemingly impossible things sometimes happen.
Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
- The world is a place of seemingly infinite complexity.
Saldırgan görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem pushy.
Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
- So far, your action seems completely groundless.
Belli ki Tom Mary'den hoşlanmıyor.
- Apparently, Tom doesn't like Mary.
Belli ki o adam bizi yanıltıyor.
- The man is apparently deceiving us.
O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
- He seems to have been a very popular actor when he was young.
Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
- Dan didn't want to seem shy.
Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
- Seemingly impossible things sometimes happen.
Dünya görünüşte sonsuz karmaşanın olduğu bir yer.
- The world is a place of seemingly infinite complexity.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyor.
- Tom doesn't seem to want to come with us.
Bizimle gelmek istemiyor gibi görünmüyorsun.
- You don't seem to want to come with us.
Söylediğimi anlamadığı açıktı.
- It was apparent that he did not understand what I had said.
Bu açık olmalı ama görünüşe göre değil.
- This should be obvious, but apparently it's not.
O bana ilginç görünüyor.
- It seems interesting to me.
Senin planın benimkinden daha iyi görünüyor.
- Your plan seems better than mine.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
And the raven, never flitting, still is sitting, still is sitting / On the pallid bust of Pallas just above my chamber door; / And his eyes have all the seeming of a demon's that is dreaming, / And the lamp-light o'er him streaming throws his shadow on the floor.