Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.
- I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.
Onlar Reagan'ın sakin ve düşünceli göründüğünü söyledi.
- They said Reagan seemed calm and thoughtful.
Saldırgan görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem pushy.
Ben duyarsız görünmek istemiyorum.
- I don't want to seem insensitive.
O gençken çok popüler bir aktörmüş gibi görünmektedir.
- He seems to have been a very popular actor when he was young.
İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
- People always seem to enjoy talking about other people's problems.
Bizimle gelmek istemiyor gibi görünmüyorsun.
- You don't seem to want to come with us.
Tom bizimle gelmek istiyor gibi görünmüyordu.
- Tom didn't seem to want to come with us.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
O bana ilginç görünüyor.
- It seems interesting to me.
Galiba gelişi güzel okumuş.
- He seemed to read at random.
Galiba karıştırıyoruz.
- We seem to be confused.
En iyisi olarak görünen bu kravatı alacağım.
- I will take this tie, as it seems to be the best.
... But the ones that we managed to implement that seemed to ...
... But, at the time, it seemed like a very unlikely proposition. ...