Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
- Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
- He was a very smart lawyer and politician.
Tarih hayli siyasallaştırılmış bir konudur.
- History is a highly politicized subject.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.
Ülkemin politikasını anlamayı deniyorum.
- I am trying to understand the politics of my country.
Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
- Someone made a threat to kill that politician.
Onlar siyasi sığınma aldıktan sonra vatandaş oldu.
- They became citizens after receiving political asylum.
Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.
- Party leaders are hammering out a proposal for political reform.