Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
- They could not agree on some parts of it.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
- This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
- Tom admitted that it was partially his fault.
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
- After the birth of your child, you should make your work part-time.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
- I try to do my part to help the community.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
- A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
- I will love you for better for worse till death us do part.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
- The day came at last when he had to part from her.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.