Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.
- I stood aside to let them pass.
Biraz temiz havanın girmesine izin vermek için pencereyi açtım.
- I opened the window to let in some fresh air.
Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.
- Don't let this interfere with your studies.
İlişkilerin çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.
- Don't let relationships interfere with your studies.
Tom Mary'nin elini bırakmak istemedi.
- Tom never wanted to let go of Mary's hand.
Tom bırakmak istiyor.
- Tom wants to let it go.
Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.
- I stood aside to let them pass.
Tom Mary'ye yol vermek için öne geçmeye karar verdi.
- Tom decided to go ahead let Mary have her way.
Eskiden yaptığımız gibi parkta yemek yiyelim.
- Let's eat in the park like we used to.
Bir sürü eski mektup attı.
- He threw away a bunch of old letters.