sebeple

listen to the pronunciation of sebeple
التركية - الإنجليزية

تعريف sebeple في التركية الإنجليزية القاموس.

bu sebeple
therefore

I would therefore like to draw attention to the Report of the Committee on Invisible Members of Parliament. - Bu sebeple, Komite'nin Parlamento'nun Görünmez Üyeleri hakkındaki raporuna dikkat çekmek isterim.

sebep
reason

There is no reason for her to scold you. - Onun seni azarlaması için hiçbir sebep yoktur.

I'm never angry without reason. - Sebep olmadan asla kızgın olmam.

sebep
cause

The accident was caused chiefly by the unpredictable weather. - Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.

It is a complete mystery what caused the accident. - Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.

sebep
{i} why

There is no reason why you shouldn't do such a thing. - Böyle bir şeyi yapmaman için hiçbir sebep yok.

Is there any reason why I must obey him? - Ona boyun eğmem için herhangi bir sebep var mı?

sebep
{i} ground

The people's fears aren't groundless. - Halkın korkuları sebepsiz değildir.

So far, your action seems completely groundless. - Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.

sebep
cause, reason
sebep
motive

Detectives considered different motives for the murder. - Dedektifler cinayet için farklı sebepler düşündüler.

sebep
{i} subject
bu sebeple
(Latin) ipso facto
bu sebeple
that's why

Everybody makes mistakes. That's why they put erasers on pencils. - Herkes hatalar yapar, bu sebeple onlar kurşun kalemlere silgiler koyarlar.

sebep
caus

It transpired that fire was caused by a careless smoker. - Yangına dikkatsiz bir sigara içicisinin sebep olduğu ortaya çıktı.

The accident was caused chiefly by the unpredictable weather. - Genellikle öngörülemeyen hava tarafından kazaya sebep olundu.

sebep
(deyim) give cause for
sebep
justification
sebep
{i} occasion
sebep
score
sebep
matter

No matter where you look you can see damage caused by the earthquake. - Nereye bakarsan bak depremin sebep olduğu hasarı görebilirsin.

sebep
(Hukuk) factor
herhangi bir sebeple acelecilik
rash for any reason
sebep
give reason
bu sebeple
that's why, therefore
hangi sebeple olursa olsun
for whatever reason
sebep
causation
sebep
consideration
sebep
means, medium
sebep
cause, reason neden
sebep
inducement
sebep
pretext, excuse
sebep
account

Although CFIT accounted for just over a third of crashes in the past six years, it caused 53% of the deaths. - CFIT son altı yıldır çarpışmaların sadece üçte birinin üzerinde olduğunu açıklamasına rağmen ölümlerin %53'üne sebep oldu.

sebep
grounds
yalnız bu sebeple
(Hukuk) ipso facto
التركية - التركية

تعريف sebeple في التركية التركية القاموس.

Sebep
(Osmanlı Dönemi) DAİ
Sebep
illet
Sebep
saik
Sebep
Sebep
mucip
Sebep
saika
sebep
Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey: "Aynayı kırmamın hiçbir sebebi yoktur."- S. F. Abasıyanık
sebep
Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey
sebeple
المفضلات