Tom Mary'ye mühürlü bir zarf uzattı.
- Tom handed Mary a sealed envelope.
Tom cebinden mühürlü zarfı aldı ve onu Mary'ye verdi.
- Tom took a sealed envelope out of his pocket and gave it to Mary.
Ona mühürlü bir zarf uzattı.
- He handed her a sealed envelope.
O bana mühürlü bir zarf verdi.
- She gave me a sealed envelope.
Foklar karada sakar ve hantal, suda ise çok zariftir.
- Seals are clumsy and ponderous on land, but very graceful in the water.
Atuqtuaq fok balığını çiğ yer.
- Atuqtuaq eats the seal blubber uncooked.
Evinizin ısıtma ve soğutma maliyetlerini uygun yalıtım ve hava sızdırmazlık teknikleri yoluyla azaltabilirsiniz.
- You can reduce your home's heating and cooling costs through proper insulation and air sealing techniques.
Evinizin ısıtma ve soğutma maliyetlerini uygun yalıtım ve hava sızdırmazlık teknikleri yoluyla azaltabilirsiniz.
- You can reduce your home's heating and cooling costs through proper insulation and air sealing techniques.
Konserveler hava geçirmez bir conta ile kavanozda saklanmalıdır.
- Preserves must be stored in a jar with an airtight seal.
Tom mektubu yazdıktan sonra onu bir zarfa koydu ve onu mühürledi.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
Bu odanın mühürlenmesini istiyorum.
- I want this room sealed.
Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
Ben mektubu mühürlemeden önce birkaç kelime ekleyin.
- Add a few words before I seal the letter.
Tom mektubu yazdıktan sonra onu bir zarfa koydu ve onu mühürledi.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
Endişe etme. Dudaklarım kapalı.
- Don't worry. My lips are sealed.
Eğer söyleyeceğin bir şey yoksa, dudaklarını kapalı tut.
- If you have nothing to say, keep your lips sealed.
The spot-check found three containers with broken seals.
The cover is sealed. If anyone tries to open it, we'll know about it.
The front of the podium bore the presidential seal.
Close the lid tightly to get a good seal.
The last-minute goal sealed United's win.
The result was declared invalid, as the seal on the meter had been broken.
After thinking for half an hour, the champion sealed his move.
Her clothes always had her mom's seal of approval.
The seals in the harbor looked better than they smelled.
The border has been sealed until the fugitives are found.