seçmeler

listen to the pronunciation of seçmeler
التركية - الإنجليزية
qualifying round
omnibus
analects
selections, selected articles
selection
anthology
try outs
chooses
{i} potpourri
colleetanea
seçme
selection
seç
choose

You may choose what you like. - İstediğinizi seçebilirsiniz.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

seçme
choose

They want to choose their mates by their own will. - Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.

I never thought it'd be this hard to choose a color to paint the kitchen. - Mutfağı boyamak için bir renk seçmenin bu kadar zor olduğunu asla düşünmemiştim.

seç
chose

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

We chose Mary a good birthday present. - Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.

seç
{f} chosen

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

You or I will be chosen. - Siz ya da ben seçileceğim.

seç
{f} elect

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

seç
choosing

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

I made a big mistake when choosing my wife. - Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.

seçme
choosing

Choosing something means giving something up. - Bir şeyi seçmek bir şeyden vazgeçmek anlamına gelir.

Tom often has trouble choosing what clothes to wear. - Tom'un çoğunlukla hangi elbiseleri giyeceğini seçmede sorunu var.

seçme
{s} eclectic
seçme
{i} pick

She married to the kind of man you would expect her to pick. - O, onun seçmesini umduğun bir adamla evlendi.

I want to pick out a present for my friend. - Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.

seç
{f} elected

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

seç
(Bilgisayar) choose columns
seç
(Bilgisayar) select from
seçme
opting
seçme
best of breed
seçme
(Gıda) sorting
seçme
(Biyokimya) elimination
seçme
(Ticaret) assignment
seçme
(Ticaret) screening
seç
single out

I don't think it's fair to single out Tom. - Tom'u seçmenin adil olduğunu sanmıyorum.

seç
{f} selecting

Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. - Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı.

seç
select

The president shall be selected by majority vote. - Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout. - Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

seç
pick on

Did you pick one yet? - Henüz birini seçtin mi?

Pick one of the items on this list. - Bu listedeki öğelerden birini seçin.

seç
pick out

Pick out the shirt that you like best. - En çok sevdiğin gömleği seç.

Which book did you pick out to send to Anne? - Anne'ye göndermek için hangi kitabı seçtin?

seç
{f} selected

She selected a hat to match her new dress. - O, yeni elbisesi ile uyması için yeni bir şapka seçti.

The president shall be selected by majority vote. - Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

seçme
olition
seçme
analectic
seçme
extract
seçme
selecting
seç
choose, select
Seçme
pointing
Seçme
(Tıp) election

Will the Social Democrats succeed in mobilizing enough voters on Election Day? - Sosyal Demokratlar seçim günü yeterince seçmeni harekete geçirmeyi başaracak mı?

On election day, voters chose Nixon. - Seçim günü, seçmenler Nixon'u seçti.

seç
singleout
seçme
sampling
seçme
spotting
seçme
select

At the moment, you are entering your sentences in the wrong place. You should select Contribute at the top of the page and then Add sentences. - Şu anda, cümlelerini yanlış yere giriyorsun. Sayfanın tepesinde katkıda bulun ve sonra cümleler ilave edin'i seçmelisin.

You have only three options to select. - Seçmek için sadece üç seçeneğin var.

seçme
choosing, selecting; select, choice, outstanding
seçme
picked

The judges haven't yet picked the best book. - Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.

seçme
digest
seçme
select, choice; distinguished, outstanding, superior
seçme
co-optation
seçme
choosing, selecting
seçme
recherche
seçme
choice

You leave me no choice in the matter. - Bana bu konuda seçme hakkı bırakmıyorsun.

He had no other choice but to choose the names randomly. - İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.

seçme
miscellanea
seçme
{i} option

You have only three options to select. - Seçmek için sadece üç seçeneğin var.

seçme
co optation
التركية - التركية
seçmeler
المفضلات