seçişler

listen to the pronunciation of seçişler
التركية - الإنجليزية
selects
Chooses from a number of others of similar kind
Near perfect dinnerware pieces as indicated in a process of selection in which imperfect pieces are removed from the group
In softwood, lumber which has been graded strictly for its appearance In hardwood, lumber which is one grade below first and second
near-perfect dinnerware pieces as indicated in a process of selection in which imperfect pieces are removed from the group
third-person singular of select
seç
choose

You may choose any of them. - Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

seç
chose

He was chosen to be a member of the team. - O, takımın bir üyesi olarak seçildi.

Mother chose this curtain. - Annem bu perdeyi seçti.

seç
{f} chosen

He was chosen to be a member of the team. - O, takımın bir üyesi olarak seçildi.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

seç
{f} elect

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

seç
choosing

You cannot be too careful in choosing your friends. - Arkadaşlarınızı seçerken çok dikkatli olamazsınız.

I hope to find a job of my own choosing. - Kendi seçtiğim bir işi bulmayı umuyorum.

seç
{f} elected

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

seç
(Bilgisayar) choose columns
seç
(Bilgisayar) select from
seç
single out

I don't think it's fair to single out Tom. - Tom'u seçmenin adil olduğunu sanmıyorum.

seç
{f} selecting

Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. - Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı.

seç
select

The old selection process for judges was very unfair. - Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.

The president shall be selected by majority vote. - Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

seç
pick on

I have to pick one of them. - Onlardan birini seçmek zorundayım.

Did you pick one yet? - Henüz birini seçtin mi?

seç
pick out

You can pick out any book you like. - Beğendiğin kitabı seçebilirsin.

Pick out the shirt that you like best. - En çok sevdiğin gömleği seç.

seç
{f} selected

She selected a blue dress from the wardrobe. - Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.

Those selected will have to face extensive medical and psychological tests. - Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.

seç
choose, select
seç
singleout
seçişler
المفضلات