تعريف screening في الإنجليزية التركية القاموس.
- gösterme
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
- elekle eleme
- (Ticaret) elekten geçirme
- (Matbaacılık, Basımcılık) tramlama
- görüntüleme
- (Ticaret) seçme
- eleme
- {f} göster
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
Bugün iyi bir film gösterimi var.
- There's a good movie screening today.
- {i} sahneleme
Sahneleme ne zaman başlıyor?
- When does the screening start?
- ayırma
- bölme
- göstererek
- (isim) kitap ve saireyi filme alma
- {f} perdele
- Örtme, perdeleme
- (isim) perdeleme, örtme, kamufle etme
- (isim) film oynatma, ekranda gösterme
- (isim) kalburdan geçirme, eleme, eleme yapma
- Araştırma, tarama
- (Askeri) ÖRTME, PERDELEME: Bak. "screen"
- {f} perdele: prep.perdeleyerek
- gösterim
Bugün iyi bir film gösterimi var.
- There's a good movie screening today.
- elemek
- {i} tarama
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
Aramalarımı taramaya başladım.
- I've started screening my calls.
- göster/seç/gizle/koru
- {i} sahnelem
Sahneleme ne zaman başlıyor?
- When does the screening start?
- inceleme
- (Matbaacılık, Basımcılık) tram
- taranması
- blendaj
- screen
- {i} ekran
Bu oyunun amacı ekrandaki bütün bombaları patlatmaktır.
- The aim of this game is to explode all the bombs on the screen.
Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.
- You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.
- screening elevation
- (Askeri) yükseliş açısı
- screening factor
- (Televizyon) ekranlama faktörü
- screening off
- (Havacılık) perdeleme
- screening constant
- perdeleme sabiti
- screening plant
- eleme tesisi
- screening agent
- (Askeri) kimyasal sis maddesi
- screening agent
- (Askeri) KİMYASAL SİS MADDESİ: Bak. "screening smoke"
- screening agent
- (Kimya) görüntüleme etmeni
- screening and filtering test
- ekranlama ve filtre deneyi
- screening and washing plant
- eleme-yıkama tesisi
- screening cell
- (Madencilik) eleme gözcüğü
- screening coefficient
- (Madencilik) eleme katsayısı
- screening constants
- ekranlama sabiti
- screening conveyor
- (Madencilik) eler taşıyıcı
- screening conveyor
- (Madencilik) eler konveyör
- screening device
- elek tertibatı
- screening elevation
- (Askeri) YÜKSELİŞ AÇISI: Bir radar anteni ile radarı maskeleyen tepe noktası arasındaki yükseliş açısı
- screening force
- (Askeri) ÖRTME KUVVETİ: Mekanize birlik, kıta veya bir uçak teşkili gibi bir kuvveti düşman gözetlemesinden koruyan örtme kuvveti. Bak. "covering force"
- screening force
- (Askeri) örtme kuvveti
- screening hypothesis
- (Ticaret) eleme hipotezi
- screening inspection
- (Ticaret) yüzde yüz kontrol
- screening inspection
- (Ticaret) eleme muayenesi
- screening inspection
- (Ticaret) baraj kontrolü
- screening inspection
- (Ticaret) eleme kontrolü
- screening machine
- elek makinesi
- screening machine
- eleme makinesi
- screening panels
- (Gıda) seçme görüşmeleri
- screening panels
- (Gıda) eleme panelleri
- screening physical examination
- (Askeri) sıhhi eleme muayenesi
- screening physical examination
- (Askeri) ELEME MUAYENESİ: İnsan vücudunun anormal veya arızalı olmasından şüphe edilen kısımlarının kısa bir müşahede, genel sıhhi muayene ve gerekli röntgen ve diğer laboratuar incelemelerini tatbik suretiyle muayenesi. Buna kısaca (screening) de denir
- screening plant
- elek tesisi
- screening plant
- (Nükleer Bilimler) elekleme tesisi
- screening procedure
- (Politika, Siyaset) izleme prosedürü
- screening procedures
- (Avrupa Birliği) tarama işlemi
- screening sheet
- elek levhası
- screening smoke
- (Askeri) perdeleme sisi
- screening smoke
- gizleme sisi
- screening smoke
- (Askeri) GİZLEME SİSİ, PERDELEME SİSİ: Yandığı, su ile temas ettiği veya moleküllerine ayrıldığı zaman yoğun bir duman meydana getiren kimya maddesi. Gizleme sisi; düşman gözetlemesine engel olmak ve ateş tesirini azaltmak maksadıyla kullanılır. Buna (screening agent) da denir
- screening surface
- (Madencilik) eleme yüzeyi
- screening table
- inceleme tablosu
- screening test
- (Dilbilim) tarama sınavı
- screen
- {i} beyaz perde
- screen
- {i} paravan
Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
- A priest skillfully drew a picture of a priest on a folding screen.
- screen
- {i} siper
- screen
- {i} elek
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
- I sit in front of a computer screen all day, so I get pretty heavily bombarded by electro-magnetic waves.
- screen
- {i} perde, örtü: A screen of pines runs along the north side of the field. Çamlar
- screen
- {i} pano
- shielding
- (Askeri) RADYASYON KORUMA MALZEMESİ: 1. Nükleer parçalanmaya müsait ve radyoaktif malzemenin imal, yüklenip boşaltılması veya nakil sırasında meydana gelecek radyasyondan personeli korumak maksadıyla kullanılan münasip kalınlıkta ve fiziksel özelliklere sahip malzeme. 2. Personeli veya malzemeyi nükleer patlamanın etkilerinden korumaya yönelik engeller
- screen
- {i} ekra
Favori ekran koruyucun nedir?
- What's your favorite screen saver?
Bu oyunun amacı ekrandaki bütün bombaları patlatmaktır.
- The aim of this game is to explode all the bombs on the screen.
- screen
- elemeden geçirmek
- screen
- film endüstrisi
- screen
- beyazperde
- screen
- ekranlamak
- screen
- ayırıcı
- screen
- koruma saçı
- screen
- madeni yağ süzgeci
- screen
- tel süzgeç
- screen
- örtü
- screen
- yuvarlak delikli elek
- screen
- gözenekli yüzey
- screen
- sinema perdesi
- screen
- elekten/kalburdan geçirmek
- screen
- (Denizbilim) çit
- screen
- (Sinema) göstermek (filmi)
- screen
- şablon
- screen
- göstermek
- screen
- ekran elek
- screen
- (Spor) perdelemek
- screen
- filtre eleği
- screen
- siper etmek
- shielding
- (Askeri) radyasyon koruma maddesi
- shielding
- (Otomotiv) blendaj
- shielding
- (Bilgisayar) ekranlama
- shielding
- koruyucu kalkan
- shielding
- (Kimya) perdeleme
- electric screening
- elektriksel perdeleme
- screen
- perde
- screen
- bölme
- screen
- gösterime sokmak
- screen
- saklamak
- screen
- tahta perde
- screen
- kalbur
- screen
- oynatmak
- screen
- sinema endüstrisi
- screen
- kafes
- screen
- paravana
- screen
- (film) göstermek
- screen
- {f} göster
Bugün iyi bir film gösterimi var.
- There's a good movie screening today.
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
- screen
- sınamadan geçirmek
- screen
- (sınalgı/vb.) ekran
- screen
- (from ile) korumak
- shielding
- koruyucu kılıf
- shielding
- {i} kalkanlama
- shielding
- {f} kalkanla
- screen
- emek
- Washing Crushing and Screening Plant
- (İnşaat) Kırma Eleme Tesisi
- breast screening
- Göğüs kanserinin erken teşhisi için yapılan çalışmaların tümü
- drug screening
- Uyuşturucu madde taraması
- screen
- (Kâğıt selüloz sektörü, Kâğıt makinesi) Basınçlı elek
- screen
- ekram
- screen
- perd
- security screening
- Havaalanlarında güvenlik noktasında yapılan arama işlemi
- shielding
- koruyarak
- shielding
- (Spor) (Sporda) perdeleme
- shielding
- {i} korum
- wet screening
- ıslak eleme
- centralized screening
- (Askeri) MERKEZİ ELEME/İNCELEME MUAYENESİ (HV. ): Taşınabilir fazla ordu mallarına ait bilgilerin Savunma Lojistik Hizmetleri veya Genel Hizmetler bölge büroları tarafından kuvvet komutanlıkları ile birlikte incelenmesi
- drug screening
- (Eczacılık,Tıp) ilaç taraması
- electrical screening
- elektriksel zirhlama
- electrical screening
- elektriksel zırhlama
- magnetic screening
- manyetik ekranlama
- screen
- {f} eleme yapmak
- screen
- {f} korumak
- screen
- {f} örtmek
- screen
- {f} filme almak (kitap vb.)
- screen
- {f} kamufle etmek
- screen
- (Askeri) ÖRTME KUVVETİ, PERDE, EMNİYET ESKORTU: 1. Bir ana kuvvet veya konvoyu koruyan gemi, uçak ve/veya denizaltılardan oluşan bir kuvvet. 2. Kartografide, şekil bölgelerini hasıl etmek için gerek mekanik gerekse fotografik olarak örtü ile birlikte kullanılabilecek bir çizgili veya diğer muntazaman şekle havi bulunan cam veya plastik bir film şeridi. 3. Gözetleme, kamuflaj veya gizlemede, gizlenecek veya kamufle edilecek cisim ile sensör arasında görünen, gözetleme sensörlerine şeffaf olmayan herhangi bir tabii ya da suni madde. Ayrıca bakınız: "concealment". 4. Ana görevi bilgileri rapor etmek, tanıtmak, gözlemek olan ve yalnız kendi emniyeti için savaşan güvenlik unsuru. 5. İstek belgesini incelemek: Bir isteğin mahalli kaynaklardan temin edilen maddelerle karşılanıp karşılanamayacağını ve talep edilen şeylere ve dereceye kadar ihtiyaç olduğunu tespit etmek maksadıyla, istek belgesini incelemek. 6. Blende etmek, Maskelemek: Bir radar cihazındaki arzu edilmeyen eko veya eko karışımlarını ortadan kaldırmak. Bu iş, radarı, derin olmayan bir sütreye yerleştirmek suretiyle yapılır. 7. Ekran: Bak. "radar screen"
- screen
- (Askeri) Paravana, bölme, taramak
- screen
- (fiil) perde ile ayırmak, korumak, saklamak, gizlemek, örtmek, kamufle etmek, kalburdan geçirmek, elemek, eleme yapmak, oynatmak (film), ekranda göstermek, filme almak (kitap vb.)
- screen
- {f} ekranda göstermek
- screen
- (Tıp) Muayene (tetkik) etmek
- screen
- {f} elemek
- screen
- {f} gizlemek
- screen
- muhafaza etmek
- screen
- düşmana karşı siper vazifesi gören bölük
- screen
- (Tıp) Bakınız: Screening
- screen
- {f} perde ile ayırmak
- screen
- önüne perde çekmek
- screen
- {f} perdele
- screen
- {f} kalburdan geçirmek
- screen
- sinema
- screen
- {f} oynatmak (film)
- screen
- (Hukuk) tarama
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
Aramalarımı taramaya başladım.
- I've started screening my calls.
- screen
- süzgeç
- screen
- (Hukuk) eleme
- screenings
- artık
- screenings
- elek artığı
- shielding
- {f} kalkanla: prep.kalkanlayarak
- shielding
- (Nükleer Bilimler) zırhlama
- stochastic screening
- (Matbaacılık, Basımcılık) stokastik tramlama