Eski araba hurda için alındı.
- The old car was taken for scrap.
Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.
- We should scrap the whole thing.
Onun telefon numarasını bir kâğıt parçasına yazdım.
- I wrote down his phone number on a scrap of paper.
Tom Mary adresini istedi ve onu bir parça kâğıt üzerine not etti.
- Tom asked for Mary's address and wrote it down on a piece of scrap paper.
Tom köpeğini masa kırıntılarıyla besledi.
- Tom fed his dog table scraps.
Restoran sahibi tüm köpeklerini beslemesi için onun masa kırıntılarını eve götürmesine izin verdi.
- The restaurant owner allowed her to take table scraps home to feed all of her dogs.
Tom masa artıklarıyla köpeğini besler.
- Tom feeds table scraps to his dog.
Derin su balıkları asla ışığı görmezler ve bütün hayatlarını yukarıdan gelen artıklarla yaşarlar.
- Deep water fish never see the light and live all their lives from the scraps that come from above.
Vay, gerçekten berbat bir ruh halindesin. Kavgacı olma.
- Wow, you're really in a bad mood. Don't get scrappy.
Sana kupürler albümümü göstereyim.
- Let me show you my scrapbook.
He's a real scrapper, even against impossible odds, he always keeps fighting.
Give the scraps to the dogs and watch them fight.