Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
Okul binasını ateşe verdi.
- He set fire to the school building.
Yeni okul binasının gelecek yıl bahara bitmiş olması bekleniyor.
- The new school building is expected to be completed by spring next year.
Tom, hukuk fakültesine gitmeye karar verdi.
- Tom made up his mind to go to law school.
Hukuk fakültesine gideceğim.
- I'm going to go to law school.
O okulda öğretmekten vazgeçtiğinden beri ne kadar süre oldu?
- How long has it been since you gave up teaching at that school?
Bayan Smith bu okulda İngilizce öğretmektedir.
- Miss Smith teaches English at this school.
Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
- Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.
- Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
Tom'u yatılı okula göndermek sana her ay ne kadara mal oluyordu?
- How much was it costing you per month to send Tom to boarding school?
Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
- Tom's parents worked hard to send him to private school.
Kızım lisede ders vermek istiyor.
- My daughter wants to teach in high school.
Bir okulda yüksek motivasyona sahip öğrencilerle ders vermek istiyorum.
- I'd like to teach in a school with highly-motivated students.
O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
- She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
Okul kütüphanemizin bir sürü kitabı var.
- Our school library has many books.
Nisanda bir sürü okul etkinliklerimiz var.
- In April we have a lot of school events.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Okula gidiyoruz çünkü öğrenmek istiyoruz.
- We go to school because we want to learn.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Bizim güzel bir okul kütüphanemiz var.
- We have a nice school library.
Mary güzel bir elbise giyerek okulda ortaya çıktı.
- Mary showed up at school wearing a nice dress.
She took care to school her expression, not giving away any of her feelings.
We are enrolled in the same university, but I attend the School of Economics and my brother is in the School of Music.
Harvard University is a famous American postsecondary school.
The divers encountered a huge school of mackerel.
I'll see you after school.
This time I'm gonna school you..
These economists belong to the monetarist school.
... becomes well-schooled in the ways ofArab traders. ...
... my homework in the back seat, I was home schooled. That was when we made this trip to San Jose ...