I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
- Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
Sami's family was much esteemed in Cairo.
- Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
Tom bought a used car from a reputable dealership.
- Tom saygın bir bayiden kullanılmış bir araba satın aldı.
That is a reputable store.
- Orası saygın bir mağazadır.
I'm a respectable businessman.
- Ben saygın bir iş adamıyım.
He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
- O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
- Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.