He understood the negative outcomes of being wasteful.
- O, savurgan olmanın olumsuz sonuçlarını anladı.
We need to cut wasteful spending.
- Savurgan harcamayı kesmemiz gerekiyor.
He is inclined to look at everything from the standpoint of its practicality and is neither stingy nor extravagant.
- O her şeye pratikliği bakımından bakma eğilimindedir ve ne pinti ne de savurgandır.
Tom hosted an extravagant party at his mansion.
- Tom konakta savurgan bir partiye ev sahipliği yaptı.
He spent money lavishly enough.
- Yeterince savurgan bir şekilde para harcadı.
The real estate broker was lavish in his spending in Ginza.
- Emlakçı, Ginza'daki harcamalarında savurgandı.
I'm not a big spender.
- Ben bir savurgan değilim.
Tom is a big spender.
- Tom büyük bir savurgan.