savunulmamış

listen to the pronunciation of savunulmamış
التركية - الإنجليزية
undefended
Not defended
not defended or capable of being defended; "an open city"; "open to attack"
{s} not defended, unprotected, vulnerable
savun
{f} advocate

He advocates reform in university education. - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.

He advocates a revision of the rules. - Kuralların bir revizyonunu savunuyor.

savun
{f} defending

Tom was defending himself. - Tom kendini savunuyordu.

No one is defending my country. - Kimse ülkemi savunmuyor.

savun
defend

They defended their country against the invaders. - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

الفنلندية - التركية

تعريف savunulmamış في الفنلندية التركية القاموس.

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz
savunulmamış
المفضلات