He advocated the reduction of taxes.
- Vergilerin azaltılmasını savundu.
She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
We are defending the same cause.
- Biz aynı nedeni savunuyoruz.
Tom was defending himself.
- Tom kendini savunuyordu.
I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
- Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.