savunmada

listen to the pronunciation of savunmada
التركية - الإنجليزية
on the defensive
prepared to defend or protect against criticism, attack or aggression
prepared to defend one's actions, ready to justify one's actions
savun
{f} advocate

He advocated the reduction of taxes. - Vergilerin azaltılmasını savundu.

He advocated abolishing class distinctions. - O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

savun
{f} defending

Tom was defending himself. - Tom kendini savunuyordu.

Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court. - Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.

savun
defend

I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it. - Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

الفنلندية - التركية

تعريف savunmada في الفنلندية التركية القاموس.

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz
savunmada
المفضلات