savundu

listen to the pronunciation of savundu
التركية - الإنجليزية
advocated

He advocated abolishing class distinctions. - O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

He advocated reduction of taxes. - O, vergilerin azaltılmasını savundu.

defended

They defended their country against the invaders. - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

They defended their country. - Onlar ülkelerini savundular.

savun
{f} advocate

He advocates reform in university education. - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.

He advocated the reduction of taxes. - Vergilerin azaltılmasını savundu.

savun
{f} defending

We are defending the same cause. - Biz aynı nedeni savunuyoruz.

Tom was defending himself. - Tom kendini savunuyordu.

savun
defend

Paris did her best to defend her liberties. - Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.

The defenders checked the onslaught by the attackers. - Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.

savun
argue for
savun
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.

الفنلندية - التركية

تعريف savundu في الفنلندية التركية القاموس.

savun
duman çıkarmak
savun
hiddetlenmek
savun
keskin kokulu gaz