satt

listen to the pronunciation of satt
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Cemaat, topluluk
(Osmanlı Dönemi) Zor bir işe giriftar etmek
(Osmanlı Dönemi) Kovmak, def'etmek
(Osmanlı Dönemi) Cesediyle tokuşmak
الإنجليزية - التركية

تعريف satt في الإنجليزية التركية القاموس.

full
{s} tok

Öfkeli isen tartışma ve tok isen yemek yeme. - Don't argue when you are angry and don't eat when you are full.

Daha fazla istemiyorum, teşekkür ederim. Ben tokum. - No more, thank you. I'm full.

full
acıkmamış
full
doymuş
full
maksimum
full
çırpmak
full
(Teknik,Tekstil) dinklemek
full
kalabalık
full
(giysi) gevşek
full
doğruca
full
en fazla
full
(of ile) yalnızca -i düşünen
full
direkt olarak
browned off
gına gelmiş
browned off
bıkmış usanmış
full
{s} öz

Tom'un özetleri daima yazım hatalarıyla doludur. - Tom's summaries are always full of misprints.

Tam din özgürlüğü tüm insanlar için güvence altına alınmıştır. - Full religious freedom is assured to all people.

full
(sıfat) dolu, tam, tok, etine dolgun, balıketi, bol, geniş, meşgul, öz, elinden gelenin en iyisi, son
full
sonyı
full
{i} son had
full
{i} doluluk
full
pes bol
السويدية - ألمانية

تعريف satt في السويدية ألمانية القاموس.

sätt
umgangsformen
sätt
art und weise
sätt
weise