Tom'u tatmin etmek zor.
- Tom is hard to satisfy.
Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.
- Our policy is to satisfy our customers.
Tom'u memnun etmek imkansız.
- Tom is impossible to satisfy.
Onu memnun etmek imkansızdır.
- He's impossible to satisfy.
Şirket her zaman müşterilerini tatmin etmeye çalışır.
- The company always strives to satisfy its customers.
Çözümün zaman alacağı konusundaki açıklaması kimseyi tatmin etmedi.
- His explanation that a solution would take time didn't satisfy anyone.
Seni karşılamak için seçildim.
- I was chosen to satisfy you.
Doyurucu bir yemekti.
- It was a satisfying meal.
Sonuç gerçekten tatmin ediciydi.
- The result was really satisfying.
Ben restoranın servisinden memnun değilim.
- I'm not satisfied with the restaurant's service.
Memnun kalmadılar mı?
- Weren't they satisfied?
Doyurucu bir yemekti.
- It was a satisfying meal.
O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.
- Although she is poor, she is satisfied.
Sen asla tatmin olmuş değilsin.
- You're never satisfied.
Tom Mary'nin çalışmasından memnun olmaktan uzaktır.
- Tom is far from satisfied with Mary's work.
Öğretmen sonuçtan memnun olmaktan uzaktı.
- The teacher was far from satisfied with the result.
Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
- Mary had every reason to be satisfied.
Yemek onun açlığını tatmin etti.
- The meal satisfied his hunger.
Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.
- Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
Ben restoranın servisinden memnun değilim.
- I'm not satisfied with the restaurant's service.
Hepimiz sistemden memnun olmadık.
- Not all of us were satisfied with the system.
Eğer yüzde 25 daha fazla gelirim olsaydı yaşamımdan daha hoşnut olurdum.
- If I had 25% more income, I'd be more satisfied with my life.
Henüz hoşnut değilim.
- I'm not satisfied yet.
The complex numbers satisfy \exists x:x^2+1=0.