satisfaction; content

listen to the pronunciation of satisfaction; content
الإنجليزية - التركية

تعريف satisfaction; content في الإنجليزية التركية القاموس.

pay
{i} ücret

Saatlik ücretin ne kadar? - How much is your hourly pay?

Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler. - Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.

pay
{i} ödenek
pay
{f} (paid)
pay
{f} öde

Kredi kartıyla ödeyebilir miyim? - Can I pay with a credit card?

Faturayı ödemediği için suyu kestiler. - They shut his water off because he didn't pay the bill.

pay
karşılığını vermek
pay
maaş

İlk maaşın ile ne yapacaksın? - What are you going to do with your first pay?

Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor. - Tom deserves the salary we pay him.

pay
vergin
pay
yarar sağlamak
pay
ödemek

Babamın borcunu ödemekten berat edildim. - I was absolved from paying my father's debt.

Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı. - Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary.

pay
kâr getirmek
pay
(Askeri) ÖDEME: Bir borcun tasfiyesi
pay
{f} para vermek

Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum. - I don't want to pay through the nose for a hotel room.

pay
{i} bedel

Bedelini ödemek zorundasın. - You have to pay the price.

Aşk için ödediğimiz bedel bu. - It's the price we pay for love.

pay
kar getirmek
pay
pay dirt işletme zahmetine değer mi
pay
{i} ödeme

Ödeme yapmadan restorandan ayrıldı. - He left the restaurant without paying.

O kadar fazla ödemeye param yetmez. - I cannot afford to pay so much.

pay
(fiil) ödemek, karşılığını vermek, para vermek, değmek, etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
pay
satisfaction; content
المفضلات