Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- She doesn't like to sing sad songs.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
- His sad story touched my heart.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Onun hüzünlü hikayesi kalbime dokundu.
- His sad story touched my heart.
Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.
- I saw the mark of sadness that had remained on her face.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.