I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
- Beş bin yen bu sözlüğü satın almak için yeterlidir.
They are saving their money for the purchase of a house.
- Bir evi satın almak için onlar paralarını tasarruf ediyorlar.
I would like to purchase your latest mail order catalogue.
- Senin en son posta sipariş kataloğunu satın almak istiyorum.
I would like to purchase your latest mail order catalogue.
- Senin en son posta sipariş kataloğunu satın almak istiyorum.
I want to purchase property in Boston.
- Boston'da emlak satın almak istiyorum.
This necklace is so beautiful that I'd like to buy in for my wife.
- Bu kolye o kadar güzel ki, karım için satın almak istiyorum.
I love buying on eBay.
- eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
I use money for buying clothes.
- Giysileri satın almak için para kullanırım.
I would like to purchase some boots.
- Bazı botlar satın almak istiyorum.
I want to know if you will refund the full purchase price.
- Tam satın alma bedelini geri ödeyip ödemeyeceğinizi bilmek istiyorum.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
I bought a bottle of beer at the liquor store.
- Likör dükkânından bir şişe bira satın aldım.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
I purchased a new car last week.
- Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.
Many Americans protested the purchase of Alaska.
- Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
What do you want to buy?
- Ne satın almak istiyorsun?
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
I love buying on eBay.
- eBay'dan satın almayı çok seviyorum.