I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
He bought books at random.
- O, rastgele kitap satın aldı.
I purchased a new car last week.
- Geçen hafta yeni bir araba satın aldım.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
I love buying on eBay.
- eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.