Shares of these companies were sold to the public.
- Bu şirketlerin hisseleri halka satıldı.
Last year, the company was sold to private investors.
- Geçen yıl şirket özel yatırımcılara satıldı.
She sells medicine in the pharmacy.
- O, eczanede ilaç satıyor.
He decided to sell the car.
- Arabayı satmaya karar verdi.
The salesperson persuaded her to buy the dress.
- Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
- Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.
Stamps are not sold in this store.
- Bu dükkânda pul satılmıyor.
You can buy the ticket from the vending machine too.
- Otomattan da bilet satın alabilirsin.
Tom saw vending machines everywhere when he visited Japan.
- Tom Japonya'yı ziyaret ettiğinde her yerde otomatik satış makinaları gördü.
The poor girl made a living by selling flowers.
- Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.
He made a great deal of money selling milk.
- O süt satarak çok para yaptı.
Operasyon bir SAT timi tarafından yapıldı.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Geçen cumartesi parka gittim.
- I went to the park last Saturday.
Tom sundurmada oturdu ve gazete okudu.
- Tom sat on the porch and read the paper.
Tom akşam gazetesini okurken sundurmada oturdu.
- Tom sat on the porch, reading the evening paper.
Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.
- An old man sat next to me on the bus.
Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.
- He sat on the bench and crossed his legs.