sallıyor

listen to the pronunciation of sallıyor
التركية - الإنجليزية
shakin
{f} shaking, trembling with fear (informal usage)
salla
shook

The musician shook his head and pushed his little piano away. - Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.

We shook nuts from the tree. - Biz ağaçtan fındıkları salladık.

salla
{f} shake

We felt the house shake. - Evin sallandığını hissettik.

In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth. - Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.

salla
forget about it
salla
{f} shaken
salla
{f} rock

The hand that rocks the cradle rules the world. - Beşik sallayan el dünyayı yönetir.

Tom sat in his rocking chair, reading a novel. - Tom bir roman okurken sallanan sandalyesinde oturdu.

salla
{f} wag

The dog wagged its tail. - Köpek kuyruğunu salladı.

The dog followed its master, wagging its tail. - Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.

salla
{f} waggle

Tom waggled his finger at Mary. - Tom Mary'ye parmağını salladı.

salla
{f} rocked

I rocked the baby in my arms. - Bebeği kollarımda salladım.

Tom rocked back and forth in his chair. - Tom sandalyesinde ileri geri sallandı.

salla
{f} shaking

The house started shaking. - Ev sallanmaya başladı.

Tom Skeleton was shaking and trembling in every limb. - Tom Skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.

salla
brandish

Tom brandished a shotgun on Mary. - Tom, Mary'nin üzerine bir av tüfeği salladı.

She shouted and threatened a policeman by brandishing a knife. - O, polise bağırdı ve bir bıçak sallayarak tehdit etti.

salla
jounce
salla
wigwag
salla
dandle
التركية - التركية

تعريف sallıyor في التركية التركية القاموس.

SALLA
(Osmanlı Dönemi) (Salli) Duâ olsun, şânı yücelsin meâlinde söylenir
sallıyor
المفضلات