salkımlı

listen to the pronunciation of salkımlı
التركية - الإنجليزية
fasciculate
fascicular
salkım
{i} cluster
salkım
bunch

I bought three apples and two bunches of grapes for dessert at the market. - Markette meyve için üç elma ve iki salkım üzüm aldım.

Tom bought a bunch of grapes and I ate them. - Tom bir salkım üzüm aldı ve onları yedim.

salkımlı sümbül
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Hyacinthaceae) starch / grape hyacinth
salkım
bunch (of grapes, dates)
salkım
{i} hand
salkım
{i} bob
salkım
grape

I bought three apples and two bunches of grapes for dessert at the market. - Markette meyve için üç elma ve iki salkım üzüm aldım.

Grapes grow in bunches. - Üzümler salkımla yetişir.

salkım
bunch of grapes
salkım
cluster, bunch (of pendent flowers); raceme
salkım
fascicle
salkım
bunch, cluster; wistaria, wisteria
salkım
fascicule
salkım
(çiçek) raceme
salkım
corymb
salkım
grapeshot
salkım
raceme
التركية - التركية

تعريف salkımlı في التركية التركية القاموس.

SALKIM
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş: "Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış."- M. Ş. Esendal
SALKIM
Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan ağaç türü ve çiçeği (Wistaria sinensis)
SALKIM
Ana saptan çıkan yan çiçekleri sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
SALKIM
Topla atılan demir parçaları
Salkım
grappe
Salkım
(Osmanlı Dönemi) UNKUD
salkım
parçaları
salkım
Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş
salkımlı
المفضلات