saklı

listen to the pronunciation of saklı
التركية - الإنجليزية
{s} hidden

Tom has something hidden behind his back. - Tom'un arkasında saklı bir şeyi var.

It is rumored there are treasures hidden there. - Orada saklı hazineler olduğu dedikodusu yapılıyor.

behind

Tom has something hidden behind his back. - Tom'un arkasında saklı bir şeyi var.

What do you have hidden behind your back? - Arkanda saklı ne var?

(Hukuk) inner
perdue
law legally guaranteed (right)
(something) which is kept or stored (in)
perdu
close
hidden, concealed (in); (something) which is kept secret (from)
covert
secret

We have no secrets from each other. - Birbirimizden saklımız yok.

Tom has been keeping secrets from us. - Tom sırları bizden saklıyor.

inward
hidden, concealed; secret, covert; reserved, put aside; legally guaranteed
covered
clandestine
snug
privy
(something) which is saved (for)
crypto
ulterior
implicit
reserved
latent
shrouded
embedded
in hiding
arcane
concealed
veiled
esoteric
subterranean
sibyl
secluded
saklı anlamı bulmak
(Konuşma Dili) read between the lines
saklı olmak
be in hiding
saklı tutmak
hide
hakkı saklı tutmak
reserve
telif hakkı saklı olan
copyright
telif hakkını saklı tutmak
copyright
gizli saklı
under the rose
hakları saklı olarak
without prejudice to
Üye Devletler... hakkını saklı tutar
(Hukuk) Member States shall retain the right
öngörülen muafiyetler ya da derogasyonlar saklı kalmak kaydıyla
(Hukuk) save for the exceptions or derogations provided for
التركية - التركية
Başkalarından gizlenen, gizli tutulan, hafi
Başkalarından gizlenen, gizli tutulan, hafi: "Birbirlerinden saklı hiçbir işleri yoktur."- B. Felek
Saklanmış olan
Elde tutulan, mahfuz
Saklanmış olan: "Saklı, gizli demektir; sır manasına da gelir."- R. H. Karay
Gizli bir yere konarak kaybolması veya çalınması önlenen
(Hukuk) MAHFUZ
saklı
المفضلات