sakınmaz

listen to the pronunciation of sakınmaz
التركية - الإنجليزية
outspoken
Speaking, or spoken, freely, openly, or boldly; vocal

an outspoken rebuke.

{s} candid, frank; honest; direct, straightforward
Speaking, or spoken, freely, openly, or boldly; as, an outspoken man; an outspoken rebuke
given to expressing yourself freely or insistently; "outspoken in their opposition to segregation"; "a vocal assembly"
given to expressing yourself freely or insistently; "outspoken in their opposition to segregation"; "a vocal assembly
Someone who is outspoken gives their opinions about things openly and honestly, even if they are likely to shock or offend people. Some church leaders have been outspoken in their support for political reform in Kenya = forthright + outspokenness out·spo·ken·ness His outspokenness has ensured that he has at least one senior enemy within the BBC hierarchy. expressing your opinions honestly and directly, even when doing this might annoy some people
characterized by directness in manner or speech; without subtlety or evasion; "blunt talking and straight shooting"; "a blunt New England farmer"; "I gave them my candid opinion"; "forthright criticism"; "a forthright approach to the problem"; "tell me what you think--and you may just as well be frank"; "it is possible to be outspoken without being rude"; "plainspoken and to the point"; "a point-blank accusation"
sakın
eschew
sakın
mind!
sakın
avoid

An expert is someone who knows some of the worst mistakes that can be made in his field, and how to avoid them. - Bir uzman sahasında yapılabilecek en kötü hatalardan bazılarını ve onlardan nasıl sakınacağını bilen biridir.

As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth. - Ben yüzmeyi iyi bilmediğim için, boyumu aşan yerde yüzmekten sakınırım.

sakın
quiet
sakın
still

Beware of a silent dog and still water. - Sessiz bir köpekten ve durgun bir sudan sakının.

sakın
beware!

You must beware of strange dogs. - Yabancı köpeklerden sakınmalısın.

Beware of imitations. - Taklitlerinden sakının.

sakın
abstain

Tom was told to abstain from smoking and drinking. - Tom'a sigara içmekten ve içki içmekten sakınması söylendi.

sakın
{f} forborne
sakın
shun
sakın
forbore
sakın
{f} shunning
sakın
forbear
sakın
beware of

Beware of imitations. - Taklitlerinden sakının.

You have to beware of strangers. - Yabancılardan sakınmak zorundasınız.

gözünü budaktan sakınmaz
daredevil
gözünü budaktan sakınmaz kişi
daredevil
lafını sakınmaz
blunt
lâfını sakınmaz
vocal
sakın
Mind!, Beware!, Don't do it!; You dare!, Don't you dare!
sakın
Beware!/Take care!/Don't do it!/ Don't!: Sakın Bağırma! Mind you don't shout!
sakın
I do hope ...: Sakın onu kaybetmiş olmayasın! I do hope you haven't lost it! Sakın ona söylemiş olmayın! I do hope you haven't told him!
sakın
abstained
التركية - التركية

تعريف sakınmaz في التركية التركية القاموس.

sakın
Yapmaktan çekin, çekinin, zinhar
sakın
Yapmaktan çekin, çekinin, zinhar: "Aman matmazel, sakın dışarı çıkmayınız."- S. F. Abasıyanık
sakın
Korkulacak bir durum olmasın
sakınmaz
المفضلات