Yaşlandıkça daha inatçı oldu.
- As he grew older, he became more obstinate.
Tom oldukça inatçı, değil mi?
- Tom is being quite obstinate, isn't he?
İnsanlar seni hiç dik başlı olarak suçlar mı?
- Do people ever accuse you of being obstinate?
Tom dik kafalı, değil mi?
- Tom is obstinate, isn't he?
Tom oldukça dik kafalı, değil mi?
- Tom is quite obstinate, isn't he?
Now it happened that Kasturbai had again begun getting haemorrhage, and the malady seemed to be obstinate.