The terrible scene made him shudder.
- Korkunç sahne onu ürpertti.
We gazed at the beautiful scenery.
- Güzel sahneyi izledik.
The man dancing on the stage is my uncle.
- Sahnede dans eden adam benim amcam.
The actor was on the stage for most of the play.
- Aktör oyunun büyük bölümünde sahnedeydi.
Soon, in the great theatre, the lights will be put out, and the empty stage will be left to ghosts.
- Yakında büyük tiyatroda ışıklar söndürülecek ve boş sahne hayaletlere terk edilecek.
The actress fell backward over the stage.
- Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
He became the finest actor on the American stage.
- O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.
We have to set the scene for negotiations.
- Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız.
The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris.
- Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.
The theater group performed the new play.
- Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.