تعريف sahne في التركية الإنجليزية القاموس.
- scene
He was surprised at the scene.
- O, sahneye şaşırmıştı.
We gazed at the beautiful scenery.
- Güzel sahneyi izledik.
- stage
He became the finest actor on the American stage.
- O, Amerikan sahnesinde en iyi aktör oldu.
They sang on the stage in turn.
- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
- site
- (Tiyatro) onstage
- set
The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris.
- Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.
We have to set the scene for negotiations.
- Biz müzakereler için sahne ayarlamak zorundayız.
- setting (for an event)
- stage; tiy, scene
- boards
- arena
- theat., cin. scene (one part of an act, one episode in a movie)
- stage (of a theater, auditorium)
- setting
- scenic
- theatre
Soon, in the great theatre, the lights will be put out, and the empty stage will be left to ghosts.
- Yakında büyük tiyatroda ışıklar söndürülecek ve boş sahne hayaletlere terk edilecek.
- act
The actress fell backward over the stage.
- Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
- Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- board
- stage set
- to stage
- bandstand
- harlequinade
- theater
The theater group performed the new play.
- Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.
- sahne ışığı
- spotlight
- sahne elbisesi
- prop
- sahne almak
- take the stage
- sahne arkası
- (Tiyatro) skene
- sahne aydınlatma
- stage lighting
- sahne düzeni
- (Tiyatro) stage-setting
- sahne gösterisi
- stage performance
- sahne makyajı
- theatrical makeup
- sahne müdürü
- (Tiyatro) stage-manager
- sahne oyuncusu
- (Muzik) pay actor
- sahne oyunları
- (Muzik) histrionicism
- sahne oyunu
- (Tiyatro) play
- sahne sanatı
- (Muzik) histrionics
- sahne tasarımı
- stage design
- sahne tavanı
- (Tiyatro) grid
- sahne yokuşu
- (Tiyatro) rake
- sahne yönetimi
- (Tiyatro) stage directions
- sahne önü
- (Tiyatro) dip
- sahne sanatçılığı
- artistry of the scene
- sahne sanatçısı
- performing artist
- sahne adı
- (Tiyatro) stagename
- sahne amiri
- stage manager
- sahne arka perdesi
- backdrop
- sahne arka perdesi
- backcloth
- sahne arkası
- upstage
- sahne arkası
- backstage
- sahne arkasına
- upstage
- sahne arkasında
- upstage
- sahne arkasında
- backstage
- sahne arkasında olan
- offstage
- sahne arkasındaki
- upstage
- sahne aşkı
- stage fever
- sahne dekoru
- scenery
I could really use a change in scenery!
- Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim.
I figured a change of scenery might do us good.
- Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm.
- sahne dekoru
- scene
I figured a change of scenery might do us good.
- Bir sahne dekoru değişikliğinin bizi iyi yapabileceğini düşündüm.
I could really use a change in scenery!
- Gerçekten sahne dekorunda bir değişiklik kullanabilirim.
- sahne dili
- (Tiyatro) theatrical language
- sahne donanımı
- props
- sahne donanımı görevlisi
- props
- sahne donatımcısı
- (Tiyatro) property-man
- sahne düzeni
- mise an scene
- sahne düzeni
- stage direction
- sahne düzenlemesi
- (Tiyatro) mise-en-scène
- sahne düzenlemesi
- stage arrangement
- sahne dışı
- (Tiyatro) off-stage
- sahne efekti
- stage effect
- sahne elbiseleri
- properties
- sahne elbiseleri
- property
- sahne elbisesi
- costume
- sahne etkinlikleri
- dramatics
- sahne eşyaları
- properties
- sahne eşyaları
- property
- sahne eşyası
- (Tiyatro) stage property
- sahne eşyası theat
- properties, props
- sahne gerisi
- (Tiyatro) back of the stage
- sahne görevlisi
- stagehand
- sahne heyecanı
- stage fright
- sahne ile ilgili
- scenic
- sahne ismi
- (Tiyatro) stagename
- sahne için yazılmış oyun
- drama
- sahne kafesi
- (Tiyatro) garmony
- sahne kapıcısı
- (Tiyatro) doorkeeper
Tom Skeleton, the ancient stage doorkeeper, sat in his battered armchair, listening as the actors came up the stone stairs from their dressing rooms.
- Tarihi sahne kapıcısı, Tom Skeleton, eskimiş koltuğunda oturdu, aktörlerin soyunma odalarından taş merdivenlerden yukarı gelirken dinledi.
- sahne kapısı
- trap door
- sahne kurulumu ve dekor
- stage-setting and scenery
- sahne malzemesi
- prop
- sahne olarak
- scenically
- sahne olmak
- (for a place) to be the scene of (an event), be the setting for (an event)
- sahne olmak
- witness
- sahne sanatçısı
- artiste
- sahne sağı
- (Tiyatro) stage right
- sahne uyarlamaları
- stage adaptations
- sahne uyarlaması
- stage version
- sahne uyarlaması
- acting version
- sahne ve gösteri sanatları
- stage and performing arts
- sahne versiyonu
- stage version
- sahne yan perdesi
- tormentor
- sahne yer örtüsü
- (Tiyatro) dugget
- sahne yer örtüsü
- (Tiyatro) stage cloth
- sahne yön
- (Bilgisayar) stage mgr
- sahne yöneticisi
- stage manager
- sahne yönetmenliğini yapmak
- stage manage
- sahne çiti
- (Tiyatro) garmony
- sahne önü
- proscenium
- sahne önündeki ışıklar
- footlights
- sahne ışıkları
- bank of lights
- sahne ışıkları
- spotlights
- sahne ışıkları
- spots
- sahne ışığı
- limelight
- sahne ışığı
- spot
- birinci sahne
- (Bilgisayar) act one
- ikinci sahne
- (Bilgisayar) act two
- iç mekanda geçen (sahne)
- (Tiyatro) indoor
- sahneler
- scenes
- asma sahne perdesi
- drop curtain
- deniz kabuğu şeklinde sahne
- band shell
- dış sahne
- exterior
- geçmişi gösteren sahne
- flashback
- görülmeye değer sahne
- tableau
- müzik ve sahne sanatları ödülü
- Grammy
- son sahne
- finale
- tekerlekli sahne
- (Tiyatro) rolling stage
- uluslar arası sahne
- (Hukuk) international scene