They were all prepared for the picnic, because they had all brought their own food and plates.
If he wins, he will own you.
He is the only son that we have ever had.
- O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.
I've never had such a large sum of money.
- Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
You ought to have the courage to speak out what you believe to be right.
- Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.
Someday, I would like to possess a sailboat.
- Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.
Honor is the most precious thing we possess.
- Onur sahip olduğumuz en değerli şey.
Tom didn't like not having enough money.
- Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.
I like having plenty to do.
- Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.