saatte

listen to the pronunciation of saatte
التركية - الإنجليزية
per hour

The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour. - Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

The train was moving at 500 miles per hour. - Tren saatte 500 mil yol alıyordu.

hourly
saat
hour

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

I'll have to study ten hours tomorrow. - Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.

saat
{i} clock

The clock on that tower is accurate. - O kuledeki saat doğrudur.

The alarm clock wakes me at seven. - Çalar saat beni 7:00 de uyandırır.

saat
watch

She gave him a watch. - O, ona bir saat verdi.

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.

saatte bir
hourly
saatte kaç defa var
What's the frequency per hour
saatte yüz mil hız yapma
(motosiklet) ton up
saatte yüz mil hızla giden motosikletliler
ton up boys
saatte yüz mil yapmak
do the ton
saat
o'clock

Come and see me at eleven o'clock. - Gel ve saat on birde beni gör.

I usually get up at eight o'clock. - Genellikle saat sekizde kalkarım.

mine (saatte)
face
saat
(Bilgisayar) hr
saat
gauge
saat
(Bilgisayar) at
saat
gage
saat
(Bilgisayar) hrs
saat
timekeeper
saat
time keeper
saat
register
saat
meter

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

saat
horologe
saat
ticker
saat
hours

I'll have to study ten hours tomorrow. - Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.

I've been waiting for hours. - Saatlerdir bekliyorum.

iyi saatte olsunlar
the djinns
olsa olsa/olsun olsun at the most, at most: Olsa olsa oraya dört saatte gidilir
It takes at the most four hours to get there
saat
clock; watch; timepiece
saat
(electricity, gas, or water) meter; taximeter; speedometer
saat
time , clock
saat
timer

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks. - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

Did the timer go off? - Saat çalmaya başladı mı?

saat
an hour's walk; the distance that can be traveled in an hour
saat
time; time of day
saat
hour; time; watch, clock; meter
saat
{i} timepiece
saat
cloek
yarım saatte bir
half-hourly
التركية - التركية

تعريف saatte في التركية التركية القاموس.

saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası: "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker."- R. N. Güntekin
SAAT
(Osmanlı Dönemi) Saatler. Vakitler
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'VA'
Saat
(Osmanlı Dönemi) HÜNEYHE
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'V
Saat
(Osmanlı Dönemi) ENA
saat
Sayaç
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
saat
Vakit, zaman: "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar."- M. Ş. Esendal
saat
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
saat
Vakit, zaman
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet: "Kolundaki krom saate göz attı."- R. H. Karay
saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
saat
Bir işin yapıldığı belirli zaman
saatte
المفضلات