saatlerce

listen to the pronunciation of saatlerce
التركية - الإنجليزية
for hours on end

Tom plays computer games for hours on end. - Tom saatlerce bilgisayar oyunları oynuyor.

Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end. - Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.

for hours, for hours on end
for hours

He will often sit and look at the sea for hours. - O, sık sık oturur ve saatlerce denize bakar.

They waited for him for hours. - Onu saatlerce beklediler.

التركية - التركية
Uzun süre, uzun uzadıya
Uzun süre, uzun uzadıya: "Yemekten sonra yukarı çıktı, saatlerce gezindi."- M. Ş. Esendal
saatlerce
المفضلات