I've been waiting for hours.
- Saatlerdir bekliyorum.
He was worn out after hours of work.
- Saatler süren çalışmadan sonra yoruldu.
Please wait half an hour.
- Lütfen yarım saat bekle.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
The clock on that tower is accurate.
- O kuledeki saat doğrudur.
My clock needs to be fixed.
- Saatimin onarılması gerekiyor.
My watch is ten minutes late.
- Saatim on dakika ileri.
I bought a watch and I lost it the next day.
- Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.
It is already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
We are to meet together at 9 o'clock tomorrow night.
- Yarın gece saat dokuzda birlikte buluşacağız.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
It took me several hours to write it.
- Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks.
- Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.
Did the timer go off?
- Saat çalmaya başladı mı?